30 Temmuz 2013 Salı

Sayılı Günler Kala

   Dünya'nın öbür ucuna olan yolculuğuma 1 aydan az zaman kaldı. Hediyelerimin neredeyse hepsi tamam.İlk gün vereceklerimi ayrı bir yerde topladım o heyecanla elim ayağım dolaşmasın diye. 2 adet 23 kiloluk valiz götürme hakkım var, bir de 8 kiloluk el bagajı. 1 valiz neredeyse sırf hediye olacak. Arjantin'de tekstil buradaki kadar iyi değilmiş bu yüzden buradan Vakko gömlekler Koton'dan Mavi'den elbiseler, t-shirtler götürüyorum aileme.Götürdüğüm hediyelerin Türk markası olmasına dikkat ediyorum elbette. Buldan işi masa örtüleri, yemeniler, gümüş takılar, magnetler, anahtarlıklar, kitap ayraçları, nazar boncukları derken baya bir doluyor valiz.
    
   Bu arada yolculuktan önce başka bir heyecan daha var benim için. Cuma günü İstanbul'a gidiyoruz vee pazar günü "Roger Waters Konseri"! Babamın delisi olduğu bu yüzden benim de küçüklükten beri dinlediğim, bildiğim grup Pink Floyd'un basçısı, vokalisti bir çok şarkının da bestecisi. Gidiş tarihleri belli olmadan önce konsere gidemem diye çok korkmuştum neyse ki şanslı çıktım. Rock tarihinin en iyi gruplarından biri hatta çoğu kişiye göre en iyisidir Pink Floyd. Her bir şarkısını dinlediğimde bunu daha iyi anlıyorum ben de. Böyle bir fırsat zor bulunur gerçekten. Konserdeki en büyük görevim de Roger ile babamı aynı karede içeren bir fotoğraf çekmek :D 
  Konser hazırlıkları da tamam. İstanbul'u gezip oradan da Arjantin'e götürmek için hediyelik bir şeyler alacağız. Gelince vize işlemleri valiz hazırlama derken göz açıp kapayıncaya kadar geçecek günler. Kardeşimle konuştum Pink Floyd dinlemiyormuş ama ona da alıştırmayı planlıyorum :D Konser sonrası tekrar yazarım, takipte kalın.

14 Temmuz 2013 Pazar

Arjantin'in Gülleri

Arjantin'in gülleri olarak tabir ettiğimiz biz.
Ben San Juan'a gidiyorum. Öykü Cordoba'ya, Can Formosa'ya Kutay da Cordoba'ya gidiyor. 

İzGOK

"Şu klima nasıl çalışıyor acaba?"
Eveet. Oryantasyon kampı olacak çok heyecanlıyım derken hemencecik bitiverdi, tadı damağımda kaldı. AFS'nin güzellikleri, AFS'li olmanın ayrıcalıklı farkedilmeye başladı benim için bu kampta. Bir sürü yeni insan tanıdım, hepsi de bir ay içinde dünyanın değişik yerlerinde, değişik kültürlerin ortasında bulacaklar kendilerini. Hepimizi birleştiren şey de bu işte. Bu 3 gün benim için gerçekten çok farklı ve eğlenceliydi. Ne yazık ki bu kamp da şapşaplarımızın (şaperonlar yani gönüllü AFS'liler)  bize kamp içindeki etkinliklerde hissettirdikleri gibi tam bir gizem. Bu yüzden kampın içeriğiyle ilgili bilgi vermemem gerekiyor. Ama güzel vakit geçireceğinize garanti verebilirim. Bu arada gidiş tarihleri de belli oldu! Aktarma yapmadan İstanbul'dan direk Buenos Aires' e gidiyoruz 5 Arjantin yolcusu. Orada da bizi bir kamp bekliyor. Asıl o kamp nasıl olacak çok merak ediyorum. Bütün dünyadan Arjantin'e gelenler olarak birleşeceğiz. Düşündükçe heyecanlanıyorum.

Her kamp günün sonunda birleşerek günü değerlendirdiğimiz grup. 'Ağaç Grubumuz'
Ortadaki Ömer ve en sağdaki Görkem şaperonlarımız.
"Ömer'in Görkem'li Aslanlarıyız!"

3 Temmuz 2013 Çarşamba

Ailem


AFS'ye katılım süreci


Merhaba arkadaşlar! Eminim çoğunuz bu programa katılımla ilgili bilgi edinmek istiyorsunuzdur. Öncelikle bundan bahsedeyim. Ben annemin baskısı sayesinde sınava girdim, yanlış hatırlamıyorsam Ekim ayıydı. Öncelikle bir genel kültür sınavına giriyorsunuz. Hem Türkiye'nin tarihi, yazarlar, sanatçılar, devlet adamları ile ilgili hem de Dünya gündeminden sorular çıkıyor. Hatırladığım bir kaç soru şöyle: "Esad kaç yılında başa geçmiştir?" "Ay'a 2. ayak basan kimdir?" "Resimdeki sanatçı kimdir(Picasso resmiyle beraber)" "Masumiyet Müzesi, Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı gibi eserleri olan yazarımız kimdir?"... Bu bloğu daha erken hazırlamadığım için kızıyorum kendime çünkü çoğu ayrıntıyı unutmuşum. Bu yüzden kusura bakmayın. Ardından bir tür mantık sınavına giriyoruz. Mantığa dayalı matematik problemleri, örüntüler, kelime bulmacaları var bu testte. Aynı gün girilen sınavların sonuncusu ise bir kişilik testi. Bu testte olaylara karşı tepkinizi ölçmeye, kişiliğiniz hakkında fikir edinmeye çalışıyorlar. Öfkenize hakim olabiliyor musunuz, duygularınızı kontrol edebiliyor musunuz, uyumlu biri misiniz, kendi kendinize yetebiliyor musunuz, girişken biri misiniz diye bakıyorlar. Sorulara evet, sıklıkla, bazen, asla gibi yanıtlar veriliyor. Bu programa katılan kişinin saydığım özelliklere sahip olması gerektiğinden soruları buna göre cevaplamak önemli. Bu sınavları geçenler mesajla bilgilendiriliyor ve sözlü mülakat için tekrar çağırılıyor. Öğrenciler 6-7 kişilik komisyonlara ayrılıyor. Her komisyon bir sınıfta. Öncelikle bu öğrencilerin aralarında bir konu hakkında 15 dk konuşması isteniyor. O sıralarda okullarda serbest kıyafet yapılması gündemde olduğu için biz bunun hakkında konuşmuştuk. Duygularını rahatça ifade edebilmek bu programın oldukça önemsediği bir konu. Görevliler bu konuşma hakkında hiçbir yorum yapmıyorlar bize. Daha sonra sırayla sınıflrara çağırıyorlar bizi. 3 kişi oluyor genelde sınıfta, Türkiye'ye yeni gelmiş AFS'li (3-5 yıl önce yani), daha deneyimli bir AFS'li (ki bu kişi en yetkili oluyor) , bir de AFS'li olmayıp anladığım kadarıyla psikolojik danışman gibi biri. Size "Neden seni seçmemiz gerek?" "Arkadaşların seni nasıl tanımlar?" "Ailenle aran nasıl?" "Aileni çok özler misin?" "Bu programa katılma amacın nedir?" gibi sorular yöneltiyorlar. Bir kişi de genellikle sizi sıkmaya ve başaramayacağınız konusunda baskı yapmaya çalışıyor. Hiç aldırmayın. Kendinizden emin bir şekilde soruları cevaplayın. Kendine güvenen insanlar otomatikman bir adım öne geçiyor. Bu mülakat 30-45 dk arası sürüyor genelde. Sonra heyecanla sonucu bekliyorsunuz. Bu sınavı geçtiğimi de öğrenince her şey daha da ciddileşti. Kararımı kesin olarak vermiştim. AFS'li olmak istiyordum. Birkaç sene önce İspanyolca kursu'na gitmiştim. İspanyolca'ya ve latin kültürüne inanılmaz bir ilgim var. Küçüklüğümden beri gitmeyi hayal ettiğim yer Machu Picchu. Evet Peru'yu çok seviyorum ve ilk tercih olarak orayı yazmayı düşündüm ama bu aşamada bir çok etkeni göz önünde bulundurmak gerekiyor. Ülke tercihi aşaması gerçekten zor, ama bir o kadar da eğlenceli. İnternetten ülkeleri araştırıyorsunuz ve seneye burada mı olmak isterim yoksa burada mı diye seçim yapıyorsunuz. İşte bu his tarif edilir bir şey değil. Kim bilir gerçekten orada yaşamaya başlayınca neler hissedecektim. Uzun bir araştırma aşaması sonrası tercihler yapıldı. Benimki 1.Arjantin 2.Şili 3.İspanya 4.Dominik Cumhuriyeti 5.Kosta Rika şeklindeydi.Ama yapılacak daha çok iş vardı. Doldurulması gereken sayfalarca form, doktor raporları, okuldan alınacak belgeler, aileye kendimizi tanıtacağımız bir yazı...Ben her zamanki gibi bunları son güne bıraksam da, bir şekilde yetiştirdik işte. Heyecanlı bir bekleyişin ardından kabul mektubu geliyor. Açarken herkes heyecanlı heyecanlı birbirine bakıyor. ARJANTİİİN! Dünya'nın en güzel etinin piştiği yere, Tango'nun anavatanına gidiyorum. Dünya'nın öbür ucu. 1 Sene boyunca orada yaşamak, hayal gibi. Ardından yine heyecanlı bir bekleyiş. Bu sefer ailenin belli olmasını bekliyoruz. 1 sene kimlerle aynı evde yaşayacağın merak edilmez mi. Aile de belli oldu mu rahat bir nefes alıyor insan. Ben çok şanslıyım bu konuda. Burada hiç kardeşim olmamasına rağmen orada 3 tane kardeşim olacak, annem babam da çok iyi insanlar. Facebook'tan birbirimizi ekliyoruz, mailleşmeye başlıyoruz. Bundan sonra okulun belli olması, denklik için okuldan belgeler alınması, Arjantin'e gidecek hediyeler vs işleri var. Hediye alma işi oldukça zevkli. Şuan gitmeme yaklaşık 2 ay var ve ben gitmek için sabırsızlanıyorum. Hayatımın en güzel 1 senesi olacağı şimdiden belli. Doldurduğumuz formlar, ülke kabulü ve aile mektubunun resimlerini koyuyorum buraya. Hazırlıklar son sürat devam ediyor. Şimdilik hepinize "Hasta luego!" diyorum :)