24 Eylül 2013 Salı

Mi Primer Mes

Arjantin'deki hayatımın 1 ayını geçirmiş bulunuyorum. Bu süre bana o kadar kısa gibi geliyor ki diğer ayların da böyle geçeceğinden korkuyorum. Haftada okulda sınavlar başlıyor ve ben hepsinden sorumluyum artık çünkü 3. döneme başladık geçen hafta. Öğrenciler günü diğer bir şey kutlanıyor burda ve okullar bir hafta tatil oluyor, daha sonra 3. dönem başlıyor. Ben burda olduğum süre boyunca 5. sınıfın (bizde lise 3 oluyor) 3. dönemini ve 6. sınıfın(lise son) 1. ve 2. dönemini okuyacağım ve notlarımı alacağım. Matematik ve fizik burda oldukça kolay geliyor ama gel gelelim derslerin sadece 1 aydır aşina olduğum dil olan ispanyolcayla geçtiği, sadece yazı yazdığımız dil anlatım, coğrafya, hukuk gibi derslerde ne yapacağımı bilmiyorum. Bu hafta kardeşimle beraber çalışacağız. Bu hafta sonu 2 gün Afs kampı olacak ilk ayımızı devirdiğimiz için ve Mendoza'lı Afs'liler de gelicek. Hatta 2 tane kız bir geceliğinde bizim evde kalacak. O gün için ülkemize özgü bir tatlı yapmamız gerekiyor, ben revani yapmayı düşünüyorum. Bir de 'talent show' olacak, sanırım Yeni Zelanda'dan gelen arkadaşım Jess'le gitar çalıp şarkı söyleyip bir güzel rezil olacağız ama eminim çok eğlenceli olacak. Artık iyice alıştım yeni hayatıma. Türkiye'yle ilgili en büyük özlemim yemekler. Dolmalar, dönerler, poğaçalar, börekler aklımdan çıkmıyor. Tabii bir de yoğurt. Bu yaşıma kadar hiçbir sofraya yoğurtsuz oturamayan, annemler almayı unuttu mu azarlayan ben 1 yıl yoğurtsuz yaşayacağım. Daha fazla yazamayacağım hüzünlendim. Şimdi annemle dışarı çıkıyoruz, chau!

16 Eylül 2013 Pazartesi

Mendoza'nın yolları taştan

Uzun zamandır yazamıyorum. Bunun nedeni buradaki hayatım İzmir'de olduğundan çok daha yoğun. İzmir'de yapacak bir şey bulamazken burada her akşam bir aktivite oluyor ve genelde hep yorgun oluyorum. Dün kardeşim Josce'nin hockey maçı için San Juan'a 2 saat uzaklıktaki Mendoza'ya gittik. Kardeşim takım arkadaşlarıyla gitti, ben annem babam ve Angy biraz daha erken gittik ben şehri gezebileyim diye. İnanılmaz soğuktu, kat kat giyinmemize rağmen dayanamadık soğuğa. Burada hava çok dengesiz, 3 gün önce "zonda" denen bi sıcak hava rüzgarı oldu ki İzmir'in yazını aratmıyordu, tek farkı hava nemli değil aşırı derecede kuru ve nefes dahi alınmıyor. Okullar tatil oluyor, insanlar dışarı çıkmıyor o derece. Mendoza'da dağlardan karşılanıyor su ihtiyacı ve çoğu yerde bu marka su içiliyor, Villavicencio. Biz de burada bu markayı içiyoruz. Mendoza'ya gittiğimizde yaklaşık 3000 metre yükseklikte bu suyun geldiği yeri gezdik ancak fabrikaya giremedik. Kar yağıyordu, manzara çok güzeldi. Güney Amerika için çok önemli bir insan olan San Martin anıtına gittik. Facebook sayfamdan bir sürü fotoğrafa ulaşabilirsiniz, hepsini buraya atmak çok zaman alıyor.
Bu arada bu akşam tango kursum başlıyor. Pazartesi ve çarşambaları birer saat tango dersi alacağız bir başka değişim öğrencisi olan İtalya'dan gelen arkadaşım Federica'yla. Mendoza'ya gitmeden önceki akşam Tayladlı arkadaşımız Nuttapong'un doğum günü vardı evinde. Bol bol empanada yedik, bir Arjantin geleneği olarak doğum günü çocuğu pastayı kesmeden ısırdı ve bol bol dans ettik latin müzikleriyle. Cumbia diye bir müzik türü var burada kimse aslında sevmiyor bu müziği ama bolichelerde falan hep bü müzikle dans ediliyor çok eğlenceli. Bir çok farklı ülkeden insanla aynı masada oturup muhabbet etmek o kadar hoşuma gidiyor ki anlatamam. Hepimizin bir ortak noktası var ve sıkılmadan saatlerce konuşabiliyoruz. Herkesin ana dili gibi bildiği ve kolayca anlaşabildiğimiz dil İngilizce. Aramızda başkaları da olduğu zaman İspanyolca konuşmaya çalışıyoruz.Bazen herkes kendi ana dilinde bir şeyler söylemeye başlıyor istemeden. Bazen bütün diller birbirine giriyor gülmekten karnımız ağrıyor. Bu Afs sayesinde hem hayatımızda hiç unutulmayacak 1 yıl yaşamış oluyoruz hem de hiç bitmeyecek arkadaşlıklar oluşuyor, biz şimdiden "Seneye sizin eve geliyorum, hazırlıklı ol." diye muhabbetlere başladık. Ve tabii ki hangi ülkeden olursak olalım şuan hepimizin 2. evi Arjantin'de, kendi ailemiz dışında da tanıştığımız aile dostları, arkadaşlar sürekli bizi evlerine davet ediyor ve çok güzel vakit geçiriyoruz. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!

1 Eylül 2013 Pazar

İlk Haftam


 Hola! Artık %70 ispanyolca konuşuyoruz ve konuşmanın ana fikrini anlamam yetiyor ayrıntıları anlamam için birkaç ay daha gerek. Daha önceden ispanyolca kursuna gittiğim için eski bildiklerimi hatırlamaya başladım yoksa 1 haftada anlaşmak kolay değil bu yüzden şanslıyım. Şimdi 1 hafta öncesine gidelim. 5 Arjantin yolcusu Ankara'da buluştuk, vizelerimizi aldık sonra bazılarımız arabayla bazılarımız uçakla geldik İstanbul'a, ailelerimizden ayrıldık. 
vizelerimizi aldııık!
Sao Paulo'da yorgunluktan ölürkene
 daha hiçbirimiz olayın ciddiyetini kavrayamamışız öyle bindik uçağa gidiyoruz.  kalırsa yolcuğumuz gayet eğlenceliydi. Önde Can ve Öykü, arkalarında Kutay ve ben, bizim arkamızda da Sarp oturuyordu.  yer değiştik, uyuduk uyandık, birkaç yolcuyla muhabbet kurduk, müzik dinledik, dans ettik, film izledik, bir hostesle arkadaş olduk derken 13 saat sonra Sao Paulo'daydık. 
 Artık iyice cılkımız çıkmış, insanlar insin de 4lü koltukları kaplayıp uyuyalım diye düşünüyoruz. 
"gülüm müsün acaba?"
 Önce bütün uçak boşaldı bir sevindik ki anlatamam. Koyduk eşyaları dolanıyoruz etrafta. Bir süre orda bekledik sonra insanlar gelmeye başladı yine bir tane boş koltuk kalmadı. Tabii gelenlerin arasında bir tane Türk yok, bağıra bağıra Türkçe konuşmasak olmazdı. Baya bir eğlendik o sırada bir de benim uçaktaki suyun bitmiş olduğunu unutup dişimi fırçalayıp saatlerce diş macunu tadından arınamamam gibi şeyler de oluyor. 3 saat daha yolculuktan sonra geldik Buenos Aires'e! 
Bs As havaalanı
 Geldiğimizde geceydi. Bir Afs gönüllüsü bizi karşıladı. El birliğiyle hepimizin 46 kilo olması gereken ama benim 60'a kadar zorladığım valizlerimizi taşıdık. Daha sonra taksiyle otelimize gittik bu arada 9 Temmuz caddesini falan geçiyoruz turist gibi her yerde fotoğraf çekmeye çalışıyoruz, ki bu oldukça yanlış bir şey Buenos Aires çok tehlikeli. Ailemden biliyorum ilk karşılaşmamızın fotoğraflarının içinde bulunduğu kameraları çalındı Buenos Aires'te. Bu arada Öykü'yle Paraguay'lı taksi şoförümüzle muhabbet ediyoruz az buçuk ispanyolcamla. 
9 temmuz caddesi
 Daha sonra otele geldik yerleştik, erkekler Afs gönüllümüzle yemeğe gitti biz de Öykü'yle otelde lobideydik. O gece altıma işeyene kadar güldüğüm doğrudur, hem çok yorgunuz hem de çok heyecanlı , hepimiz için ilginç bir deneyimdi Arjantin'deki ilk günümüz. Sabah 5 te kalktık hazırlandık, otobüs garına gittik, o gün hepimiz ailemizle tanışacağız, herkeste bir heyecan var. Bir Afs gönüllüsü daha gelmişti akşam yanımıza onlarla muhabbet ediyoruz Türkçe şeyler öğretiyoruz, onlar bize İspanyolca öğretiyor, kahvaltı yapıyoruz.
ilk medialunes 
 Ailem söylediklerinden biraz erken geldiler bir anda inanamadım, hemen sarıldık hepsiyle. Diğerleri de otobüs bekliyordu. Benim kardeşimin hockey maçı olduğu için Buenos Aires'telerdi. Eşyalarımı aldık gidiyoruz. Josce'yle ingilizce anlaşabiliyoruz. Maçın olduğu yere gittik, bütün takım arkadaşları ve bazılarının aileleriyle tanıştım, herkes ben geldiğim için çok heyecanlıydı ve çok sevecenler. Maçlarını izledim ve hockeyi cidden çok sevdim.
hockey sobre patines
Orda öğle yemeği yedik, ekmek arası et ama et bildiğin 3 parmak kalınlığında. Annem babam ve küçük kardeşim Angy arabayla gidiyordu San Juan'a , Josce ben ve valizlerim de takım otobüsüyle. Ancak ailemin arabasının camı kırılıp kamera çalınınca San Juan'a gelmekte 2 gün geciktiler. Ben ilk kez 2 katlı otobüse bindim, gayet rahat ve ferahtı. Otobüs ortamı çok güzeldi ama yaklaşık 12 saat uyuduğum için çoğuna tanıklık edemedim.San Juan'da bizi teyzem Gabby ve eniştem karşıladı. O gün onlarda yemek yedik, annemin tarafından bütün sülale ordaydı.
empanadaaa

anneannem

  
Gece Josce'yle annemlerin yatağında yattık. Evimiz şuan tadilatta, tadilat bitince Josce'yle yukarıda bir odamız olacak, yarın eşyalarımızı oraya taşıyacağız. Biz gelince evde büyük teyzem de vardı, çok tatlı biri beni hep 'mi amor' diye seviyor. Okulumun adı Maria Auxiliadora, bir  katolik okulu.Sınıfımız benimle birlikte 31 kişi. Sınıfta bir de Yeni Zelanda'dan Şubat ayında gelmiş bir değişim öğrencisi var, Jess. İspanyolcası doğal olarak çok iyi. Bana deneyimlerini anlatıyor, birlikte ingilizce konuşurken bütün sınıf bizi çok değişik bir şey yapıyormuşuz gibi izliyor. Benden sürekli Türkçe bir şeyler söylememi istiyorlar, çok hoşlarına gidiyor. İngilizce derslerinde bizim sınıfın ve yan sınıfın Türkiye'yle ilgili sorularını cevapladım. Türban takıyor musunuz, diliniz Arapça'ya mı benziyor gibi sorulardan usanmış bulunmaktayım. Ülkemizi daha iyi tanıtmamız gerekiyor, ben burada elimden geleni yapıyorum.
 Matematikte logaritmayı işliyorlardı ve anladım hatta sınıfta soruyu tek yapan bendim çok mutlu oldum. Fiziği de yapabiliyorum ancak sözellerden hiçbir şey anlamıyorum. 5 gündür okula gidiyorum ve oldukça arkadaş edindim çok sıcakkanlılar. Gün geçtikçe eski bildiklerimi hatırlıyorum ve bugün birçok kişinin güldüğü ispanyolca bir espri yapmış bulunmaktayım jajajajaja! Bu arada kardom Juanfra'yla da çok iyi anlaşıyoruz, birlikte bulaşık yıkıyoruz, şakalaşıyoruz. Bazı akşamlar babamla Josce'yi antremana götürüyoruz. Babamdan aldığım bir bilgiye göre Cordobalılar yalancı, Buenos Airesliler de benmerkezci oluyormuş, bu yüzden Arjantinliler bütün dünyada bu 2 sıfatla anılıyormuş.
gülümler
ailem
kardeşimi de Galatasaray'lı yaptım
Cuma günü Josce'yle Afs sunumuna gittik, danışmanım Paula'yla tanıştım, sunumu izledik ve biraz kendimizden bahsettik.Bu hafta oryantasyon kampı yüzünden gidemediğimize göre haftaya cuma günü bolicheye gitmezsek olmaz, bütün arkadaşlarım anlatıyor bütün gece dans edeceğiz diye. Çok seviyorlar partileri.
Şuan Josce'yle 'lengua' yani dil ve anlatım ödevimizi yapıyoruz. Burda akşam yemeği çok geç yeniyor 11'e kadar sarkıyor bazen, biz de yeni yemekten kalktık. Şimdi yatıyorum bir sonraki yazımda görüşmek üzere chau!