5 Mart 2014 Çarşamba

Córdoba

Cumartesi günü annem,babam ve küçük kardeşimle Cordoba'ya doğru yola çıktık.Yaklaşık 7 saatlik bir yolculuk sonunda Cordoba Capital'deydik orada Kutay'ı buldum ve annemler Santa Fe'ye doğru yollarına devam ettiler. Kutay ve kardeşiyle birlikte yemek yedik ve merkezde gezmeye başladık bunu tahmin ederek yanımda sadece bir sırt çantası getirmiştim.Cordoba merkezde daha önce hiç bulunmamıştım, San Juan'la karşılaştırınca tabii ki yemyeşil bir yer kalıyor. Arjantin'in 3. en kalabalık şehri Buenos Aires ve Rosario'dan sonra.Ben çok beğendim açıkçası.Baya bir yürüdükten sonra büyük bir parkta oturduk çünkü orada bir Afs buluşması olacaktı mate içmeli. Bir sürü insan gelmeye başladı hepsiyle tanıştık muhabbet etmeye başladık. Ben bu sırada geçen haftalarda hastaydım daha iyiydim aslında ama sesim kısılmıştı, buna rağmen o kadar yeni insanla tanışınca konuşacak binlerce konu olduğu hiç hiç susmadım.Mateler terereler içiliyordu bir Arjantin geleneği olarak. Taylandlı, Alman, Yeni Zelandalı Afs'liler ve bir sürü gönüllüyle doluydu grubumuz. Özellikle birkaç tane çok değerli insanla tanıştım, kendime yakın hissettiğim. Ah şu Afs'lilere duyduğum sempati varya başka hiçbir şeyle karşılaştırılamaz. Uzun sohbetler fotoğraf çekilmeler bitince herkes yavaş yavaş dağılmaya başladı. Biz kaldık 5 gönüllü, Kutay, ben ve Kutay'ın kardeşi.Bir bara bir şeyler içmeye gittik.Daha sonra herkes evine gitti biz de Kutayların şehri olan Arroyito'ya doğru yoluculuğumuza başladık. Yaklaşık bir buçuk-iki saate ordaydık. Evde herkes uyuyordu ses yapmadan girip yerleştik dışarı çıkmayı düşündük ama hepimiz o kadar yorgunduk ki uyumak daha cazip geldi. Sabah kalktığımda ciddi anlamda konuşamıyordum, ses denen bir şey kalmamıştı. Kutay'ın ailesinde herkes o kadar tatlı insanlar ki çok sevdim. Boğazım için eczaneden bir şeyler aldık ve Arroyito'yu biraz gezdik. O gece dışarı çıkacaktık. Cordoba ve San Juan gece kavramları biraz farklı biz saat 1-2 gibi bolicheye giderken burada saat 3-4 e kadar birinin evinde previa yapılıp daha sonra bolicheye gidilıyor ve gece yaklaşık 6 da sonra eriyor. Çok eğlenceli bir gece geçirdim. Ertesi gün Kutay beni Arroyito'nun küçük havaalanına götürdü, similatörle İstanbul Boğaz Köprüsü'nün altından geçtik. Kutay tam bir uçak hastası, zaten pilot olmak istiyor. Orada çok güzel zaman geçirdim. Asado da yaptık tabii ki akşam komşularla. Cordoba'da çok yaygın olan ama San Juan'da bulunamayan bir şey karton kutuda şarap, Vino Toro! Denemezsem olmazdı. Burada bu şarap Pritty diye yerel bir limonlu gazozla içiliyor. Aslını söylemek gerekirse lezzetliydi. Asado ertesi gece uzuunca Türkiye ve Arjantin hakkında politik, ekonomik,kültürel olsun bitmek bilmez bir muhabbet ettik.Çok güzel insanlar tanıdım, tekrar şansım olsa tekrar Arroyito'ya gitmek isterim.

23 Şubat 2014 Pazar

Chile

And Daglari (evet And Daglari´ni asarak ruyalarimdan birini gerceklestirmis oldum)

Pasifik´in La Serena kiyisi

La Serena 

Coquimbo korfez turu 

Coquimbo

kardesimle boliche oncesi

Pablo Neruda´nin evinde, Valparaiso 

Pablo Neruda 

Pablo Neruda 

Pablo Neruda´yla tokalasirkene

Viña del mar´da bir cosku 

canim ailemle Santigo manzarasi

Santiago

Santiago 

21 Şubat 2014 Cuma

Luna Herida

Şuanda evimde oturmuş Carajo adlı grubun Luna Herida isimli şarkısını dinliyorum. Arjantin Rock'ını sevmeye başladım. Bu hafta San Juan için hatta Arjantin için çok önemli bir festival olan Fiesta del Sol vardı. 2 gündür Afs ile gidiyorum orada bir standımız var. İnsanlara broşür dağıtıyoruz ve ilgilenenlere Afs ile ilgili bilgi veriyoruz. Çarşamba günü gece burada çok ünlü bir grup olan Ciro y los persas konserine gittik yine Fiesta del Sol kapsamında. Çok güzel vakit geçirdim. Sanırım bugün akşam da gideceğim evde durmak istemiyorum. Ben buraya yazmayalı oldukça değişik şeyler oldu. Yaz tatilinde ailemle Şili'ye gittik mesela. La Serena'da daha sonra da Viña del Mar'da kaldık. Valparaiso'daki Pablo Neruda'nın evini gezdim ve kitap aldım. Günübirlik Santiago'ya gittik.Şili gerçekten beni kendine hayran bıraktı. Arjantinlilerin konuşmasıyla karşılaştırınca aralarında bir çok fark olduğu belli oluyor. Daha hızlı ve değişik bir aksanla konuşuyorlar.Şili'de her şey daha ucuz ve Arjantin'den daha çeşitli olduğu için annemler gitmişken televizyon, ses sistemi alıp dönüyorlar. Daha sonra kardeşim, Santa Fe'deki kuzenim ve onun en yakın arkadaşı benim de kuzenim diyebileceğim insanla Cordoba'ya Mina Clavero'ya gittik 5 günlüğüne. Orada bir hostelde kaldık. Her gün hostele yürüme mesafesinde olan nehir kıyısına gidiyorduk bütün ekipmanımızla. Ama her gün başka bir plaja. Benim hiç unutmayacağım bir gezi oldu bu. Cordoba demişken, hayatımda duyduğum en garip aksan da Cordoba aksanı olsa gerek. İspanyolca'daki hiçbir kurala uymaksızın istedikleri yerde vurgu yapan bu insanların konuşması ilginç bir şekilde çok sempatik geldi bana. İstesem de yapamayacağım bir aksan. Hatta orda tanıştığımız insanlar benim yabancı olduğumu öğrenince, sen bile bizden düzgün konuşuyorsun diyorlardı bana, yani kendileri de farkında konuşmalarının garipliğinin. Arjantinli kardeşim onlardan Cordobalı deyimi öğrendi, evet hayatında ilk defa duyuyordu. Daha sonra Carlos Paz'da güllerimden biri olan Kutay'la buluşup birlikte San Juan'a döndük. Bütün exchange'lerle hasret gidermece yaptık, tatil boyunca birbirimizi hiç görmemiştik, aynı zamanda onları Kutay'la tanıştırdım.Ona San Juan'ın güzelliklerini gösterdik biraz. Benim de henüz gitmemiş olduğum Difunta Correa'ya gittik annem ve babamla. Bu çölün ortasında çocuğuyla kaybolan bir anne. Anne susuzluktan ölüyor ama çocuğu annesinin sütünü içerek hayatta kalıyor. Burası Arjantin için çok çok önemli, neredeyse tapıyorlar diyebilirim. Anıtın bulunduğu yere çıkan merdivenleri dizleri üstünde çıkan insanlar var. Mesela bir şey kazandıklarında ya da bir hayalleri gerçekleştiğinde ev ya da araba aldıklarında buraya onun bir maketini ya da simgesini bırakıyorlar Difunta'ya şükretmek amaçlı.Kutay'la geçirdiğimiz bir hafta çok iyi oldu bir Türkle birlikte olmayı özlemişim, çünkü unutmayalım ki Türkün Türkten başka dostu yoktur arkadaşlar. Birlikte Hanım Ağa çorbası yaptık, cacık yedik, ayran içtik. Annemlere de denettik ama ayrana bayağı bir dudak büktüler. Sorun olmadı hepsini ikimiz bitirdik. Bir ara Türk yemeklerine dair uzun bir sohbete daldık Kutay'la yarım saatin sonunda gözlerimiz dolmuştu.Kutay evine döndü ve beni de kendi evine davet etti ailesiyle de konuştuk burada. Dün Fiesta del Sol'de döner buldum. Avrupalı arkadaşlarımın hepsi de tanıyordu döneri. Alman arkadaşım bana bildiği yufka, pide,lahmacun,dürüm gibi kelimeleri söylemeye başladı, gururlandım. Oysa ki bunları ona ben öğretmemiştim. Oradaki döneri yapan insanlarla muhabbet kurdum. Malzemelerini Türkiye'den almışlar. Ayrıca adamın üstünde nargile yazan ve nargile resmi olan bir tişort vardı. Bana sordular beğendim mi başarılı mı diye, onay verdim. Aah Türk yemekleri... Türkiye'dekiler, değişim öğrencisi adayları bunun kıymetini bilsin.Cumartesi günü yeni 3 tane değişim öğrencisi gelecek buraya. Biri Tayland'dan, biri Finlandiya'dan, biri de Abd'den. Bizler ise eski ve deneyimliler olacağız, şaka gibi. Sanki burada çok az zamanım kalmış gibi hissediyorum, ama daha yapacak çok şey var. Garip bir şey değişim öğrencisi olmak.Yaşamadan anlaşılmaz.

14 Kasım 2013 Perşembe

Uzun Bir Aranin Ardindan

Simdi sanki cok buyuk bir okuyucu kitlem varmis gibi sevgili okuyucularim diye yayina baslayacagim. Uzun zamandir blogumu yazmiyordum bu yuzden cok ozur dilerim, neredeyse 3 ay olmus geleli ben farkinda degilim. Bunun nedeni de hic abartmadan soyluyorum zaman bulamamam. Okuldan sonra genelde her gun bir aktivite oluyor tango, spor, ispanyolca kursu, afs bulusmasi vs. Bos vakit bulamamak hosuma da gidiyor aslinda, surekli yorgun olmak. Lakin hac haftadir adam gibi siesta uyuyamadigim icin okulda uyukluyorum. Suan en son onemli olay olan dogum gunu partimi anlatmak istiyorum. 8 kasim cuma gunu saat 00.00 da daha uyumamistik annemlerle muhabbet ediyorduk ve o sirada hediylerimi verdiler. Sabah bir magazada kandirmacali bir sekilde begendigim ayakkabiyi ogrenmislerdi hemen onu almislar, babam arjantin formasi almis, kardesim arkadaslarimla uzerinde ikimizin isimlerinin ve cok guzel bir ispanyolca sozun yazdigi tisort yaptirmis ayrica uzerinde butun ailemizin fotograflari olan kolunda Turkiye ve Arjantin bayragi olan arkasinda da San Juan, Argentina yazan baska bir tisort bastirmislar. Hepsine tam anlamiyla bayildim, boyle bir host aile kolay kolay bulunmuyor. Ertesi gun okuldan sonra annemle bir suru tatli ve sushi yaptik. Aksam 9 da arkadaslarim gelmeye basladi. Butun afs camiasi, okul arkadaslarim,tangodan arkadasim ve kardesimin arkadaslari davetliydi ve tabi ki teyzemler, kuzenlerim. Bu arada evimiz tadilattaydi ama benim dogum gunume yetismesi icin salonun masasi, sandalyeleri, koltuklari erken gelmisti. Host annelerin bitanesi bunu da onceden ayarlamis. Aksam bayagi kalabaliktik, cok guzel hediyeler aldim. Pastamin uzerinde yanyana Arjantin ve Turkiye bayragi vardi, gercekten mukemmeldi. Bolichelerde cok fazla yas sinirinin altinda insanlar tespit edildigi icin polis arama yapiyordu. Exchange'lerin polisle herhangi bir iliskide bulunmamasi cok onemli oldugundan o gece disari cikamadik. Arjantinli genclerin ihtiyacini gidermek icin marketten icki aldik ve evde muzik sistemi kurduk.Bence cok cok guzel ve eglenceli bi geceydi butun fotograflara facebook'tan ulasabilirsiniz. Artik arkadaslarimla konusurken cok hizli konusmadiklari surece cogu seyi anlamam ve esprilere gulebilmem cok mutlu edici. En sona kalan arkadaslarim saat 6'da evden gittiler artik hepimiz uyukluyorduk. Ailem bana boyle bi gun yasattiklari icin cok mutluyum.
Onun disinda blog yazmadigim zamanlarla ilgili bir ozet gecmeye calisacagim. Dun Nuk'un evine havuz partisine gittik. Evinde Mendoza ve Cordoba'dan gelmis Taylandli iki kiz daha vardi cok cok tatlilar cok iyi anlastik. Aralarinda Tayca konustuklarini duydukca ogrenme istegim daha da artiyor sizi evinizde ziyarete gelecegim dedim bekliyorlar beni. Kendimiz pizza yaptik, voleybol oynadik, muzik dinledik, birbirimizi 3928593 kez havuza attik, fotograf cekildik derken saat 12 de evimize donduk umarim yakin zamanda tekrar boyle bir aktivite yapacagiz. Afs bulusmalari burda beni en cok eglendiren seylerin basinda yer aliyor her gecen gun hepimizin ispanyolcasinin nasil gelistigi iyice belli oluyor artik. Birlikte futbol maci yapiyoruz ardindan bir gonullunun evinde bulusup yemek yapip film izliyoruz. Soylemeden edemeyecegim ya, eger bunu okuyorsaniz ve afs'ye katilmak gibi bir dusunceniz varsa hic dusunmeyin. Ben dusundum, ama gerek yok yani insani tamamen degistiren, olgunlastiran, yepyeni seyler ogreten harika bir deneyim bu. Partileri seviyorsaniz da Arjantin gibisi yoktur heralde her haftasonu gidilecek bir parti bulunuyor. Bu aksam Italyan arkadasim Federica'yla dans hocamizin tango gosterisini izlemeye gidecegiz. Umarim yakin zamanda tekrar yazacagim, simdilik gorusmek uzere!

24 Eylül 2013 Salı

Mi Primer Mes

Arjantin'deki hayatımın 1 ayını geçirmiş bulunuyorum. Bu süre bana o kadar kısa gibi geliyor ki diğer ayların da böyle geçeceğinden korkuyorum. Haftada okulda sınavlar başlıyor ve ben hepsinden sorumluyum artık çünkü 3. döneme başladık geçen hafta. Öğrenciler günü diğer bir şey kutlanıyor burda ve okullar bir hafta tatil oluyor, daha sonra 3. dönem başlıyor. Ben burda olduğum süre boyunca 5. sınıfın (bizde lise 3 oluyor) 3. dönemini ve 6. sınıfın(lise son) 1. ve 2. dönemini okuyacağım ve notlarımı alacağım. Matematik ve fizik burda oldukça kolay geliyor ama gel gelelim derslerin sadece 1 aydır aşina olduğum dil olan ispanyolcayla geçtiği, sadece yazı yazdığımız dil anlatım, coğrafya, hukuk gibi derslerde ne yapacağımı bilmiyorum. Bu hafta kardeşimle beraber çalışacağız. Bu hafta sonu 2 gün Afs kampı olacak ilk ayımızı devirdiğimiz için ve Mendoza'lı Afs'liler de gelicek. Hatta 2 tane kız bir geceliğinde bizim evde kalacak. O gün için ülkemize özgü bir tatlı yapmamız gerekiyor, ben revani yapmayı düşünüyorum. Bir de 'talent show' olacak, sanırım Yeni Zelanda'dan gelen arkadaşım Jess'le gitar çalıp şarkı söyleyip bir güzel rezil olacağız ama eminim çok eğlenceli olacak. Artık iyice alıştım yeni hayatıma. Türkiye'yle ilgili en büyük özlemim yemekler. Dolmalar, dönerler, poğaçalar, börekler aklımdan çıkmıyor. Tabii bir de yoğurt. Bu yaşıma kadar hiçbir sofraya yoğurtsuz oturamayan, annemler almayı unuttu mu azarlayan ben 1 yıl yoğurtsuz yaşayacağım. Daha fazla yazamayacağım hüzünlendim. Şimdi annemle dışarı çıkıyoruz, chau!

16 Eylül 2013 Pazartesi

Mendoza'nın yolları taştan

Uzun zamandır yazamıyorum. Bunun nedeni buradaki hayatım İzmir'de olduğundan çok daha yoğun. İzmir'de yapacak bir şey bulamazken burada her akşam bir aktivite oluyor ve genelde hep yorgun oluyorum. Dün kardeşim Josce'nin hockey maçı için San Juan'a 2 saat uzaklıktaki Mendoza'ya gittik. Kardeşim takım arkadaşlarıyla gitti, ben annem babam ve Angy biraz daha erken gittik ben şehri gezebileyim diye. İnanılmaz soğuktu, kat kat giyinmemize rağmen dayanamadık soğuğa. Burada hava çok dengesiz, 3 gün önce "zonda" denen bi sıcak hava rüzgarı oldu ki İzmir'in yazını aratmıyordu, tek farkı hava nemli değil aşırı derecede kuru ve nefes dahi alınmıyor. Okullar tatil oluyor, insanlar dışarı çıkmıyor o derece. Mendoza'da dağlardan karşılanıyor su ihtiyacı ve çoğu yerde bu marka su içiliyor, Villavicencio. Biz de burada bu markayı içiyoruz. Mendoza'ya gittiğimizde yaklaşık 3000 metre yükseklikte bu suyun geldiği yeri gezdik ancak fabrikaya giremedik. Kar yağıyordu, manzara çok güzeldi. Güney Amerika için çok önemli bir insan olan San Martin anıtına gittik. Facebook sayfamdan bir sürü fotoğrafa ulaşabilirsiniz, hepsini buraya atmak çok zaman alıyor.
Bu arada bu akşam tango kursum başlıyor. Pazartesi ve çarşambaları birer saat tango dersi alacağız bir başka değişim öğrencisi olan İtalya'dan gelen arkadaşım Federica'yla. Mendoza'ya gitmeden önceki akşam Tayladlı arkadaşımız Nuttapong'un doğum günü vardı evinde. Bol bol empanada yedik, bir Arjantin geleneği olarak doğum günü çocuğu pastayı kesmeden ısırdı ve bol bol dans ettik latin müzikleriyle. Cumbia diye bir müzik türü var burada kimse aslında sevmiyor bu müziği ama bolichelerde falan hep bü müzikle dans ediliyor çok eğlenceli. Bir çok farklı ülkeden insanla aynı masada oturup muhabbet etmek o kadar hoşuma gidiyor ki anlatamam. Hepimizin bir ortak noktası var ve sıkılmadan saatlerce konuşabiliyoruz. Herkesin ana dili gibi bildiği ve kolayca anlaşabildiğimiz dil İngilizce. Aramızda başkaları da olduğu zaman İspanyolca konuşmaya çalışıyoruz.Bazen herkes kendi ana dilinde bir şeyler söylemeye başlıyor istemeden. Bazen bütün diller birbirine giriyor gülmekten karnımız ağrıyor. Bu Afs sayesinde hem hayatımızda hiç unutulmayacak 1 yıl yaşamış oluyoruz hem de hiç bitmeyecek arkadaşlıklar oluşuyor, biz şimdiden "Seneye sizin eve geliyorum, hazırlıklı ol." diye muhabbetlere başladık. Ve tabii ki hangi ülkeden olursak olalım şuan hepimizin 2. evi Arjantin'de, kendi ailemiz dışında da tanıştığımız aile dostları, arkadaşlar sürekli bizi evlerine davet ediyor ve çok güzel vakit geçiriyoruz. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!

1 Eylül 2013 Pazar

İlk Haftam


 Hola! Artık %70 ispanyolca konuşuyoruz ve konuşmanın ana fikrini anlamam yetiyor ayrıntıları anlamam için birkaç ay daha gerek. Daha önceden ispanyolca kursuna gittiğim için eski bildiklerimi hatırlamaya başladım yoksa 1 haftada anlaşmak kolay değil bu yüzden şanslıyım. Şimdi 1 hafta öncesine gidelim. 5 Arjantin yolcusu Ankara'da buluştuk, vizelerimizi aldık sonra bazılarımız arabayla bazılarımız uçakla geldik İstanbul'a, ailelerimizden ayrıldık. 
vizelerimizi aldııık!
Sao Paulo'da yorgunluktan ölürkene
 daha hiçbirimiz olayın ciddiyetini kavrayamamışız öyle bindik uçağa gidiyoruz.  kalırsa yolcuğumuz gayet eğlenceliydi. Önde Can ve Öykü, arkalarında Kutay ve ben, bizim arkamızda da Sarp oturuyordu.  yer değiştik, uyuduk uyandık, birkaç yolcuyla muhabbet kurduk, müzik dinledik, dans ettik, film izledik, bir hostesle arkadaş olduk derken 13 saat sonra Sao Paulo'daydık. 
 Artık iyice cılkımız çıkmış, insanlar insin de 4lü koltukları kaplayıp uyuyalım diye düşünüyoruz. 
"gülüm müsün acaba?"
 Önce bütün uçak boşaldı bir sevindik ki anlatamam. Koyduk eşyaları dolanıyoruz etrafta. Bir süre orda bekledik sonra insanlar gelmeye başladı yine bir tane boş koltuk kalmadı. Tabii gelenlerin arasında bir tane Türk yok, bağıra bağıra Türkçe konuşmasak olmazdı. Baya bir eğlendik o sırada bir de benim uçaktaki suyun bitmiş olduğunu unutup dişimi fırçalayıp saatlerce diş macunu tadından arınamamam gibi şeyler de oluyor. 3 saat daha yolculuktan sonra geldik Buenos Aires'e! 
Bs As havaalanı
 Geldiğimizde geceydi. Bir Afs gönüllüsü bizi karşıladı. El birliğiyle hepimizin 46 kilo olması gereken ama benim 60'a kadar zorladığım valizlerimizi taşıdık. Daha sonra taksiyle otelimize gittik bu arada 9 Temmuz caddesini falan geçiyoruz turist gibi her yerde fotoğraf çekmeye çalışıyoruz, ki bu oldukça yanlış bir şey Buenos Aires çok tehlikeli. Ailemden biliyorum ilk karşılaşmamızın fotoğraflarının içinde bulunduğu kameraları çalındı Buenos Aires'te. Bu arada Öykü'yle Paraguay'lı taksi şoförümüzle muhabbet ediyoruz az buçuk ispanyolcamla. 
9 temmuz caddesi
 Daha sonra otele geldik yerleştik, erkekler Afs gönüllümüzle yemeğe gitti biz de Öykü'yle otelde lobideydik. O gece altıma işeyene kadar güldüğüm doğrudur, hem çok yorgunuz hem de çok heyecanlı , hepimiz için ilginç bir deneyimdi Arjantin'deki ilk günümüz. Sabah 5 te kalktık hazırlandık, otobüs garına gittik, o gün hepimiz ailemizle tanışacağız, herkeste bir heyecan var. Bir Afs gönüllüsü daha gelmişti akşam yanımıza onlarla muhabbet ediyoruz Türkçe şeyler öğretiyoruz, onlar bize İspanyolca öğretiyor, kahvaltı yapıyoruz.
ilk medialunes 
 Ailem söylediklerinden biraz erken geldiler bir anda inanamadım, hemen sarıldık hepsiyle. Diğerleri de otobüs bekliyordu. Benim kardeşimin hockey maçı olduğu için Buenos Aires'telerdi. Eşyalarımı aldık gidiyoruz. Josce'yle ingilizce anlaşabiliyoruz. Maçın olduğu yere gittik, bütün takım arkadaşları ve bazılarının aileleriyle tanıştım, herkes ben geldiğim için çok heyecanlıydı ve çok sevecenler. Maçlarını izledim ve hockeyi cidden çok sevdim.
hockey sobre patines
Orda öğle yemeği yedik, ekmek arası et ama et bildiğin 3 parmak kalınlığında. Annem babam ve küçük kardeşim Angy arabayla gidiyordu San Juan'a , Josce ben ve valizlerim de takım otobüsüyle. Ancak ailemin arabasının camı kırılıp kamera çalınınca San Juan'a gelmekte 2 gün geciktiler. Ben ilk kez 2 katlı otobüse bindim, gayet rahat ve ferahtı. Otobüs ortamı çok güzeldi ama yaklaşık 12 saat uyuduğum için çoğuna tanıklık edemedim.San Juan'da bizi teyzem Gabby ve eniştem karşıladı. O gün onlarda yemek yedik, annemin tarafından bütün sülale ordaydı.
empanadaaa

anneannem

  
Gece Josce'yle annemlerin yatağında yattık. Evimiz şuan tadilatta, tadilat bitince Josce'yle yukarıda bir odamız olacak, yarın eşyalarımızı oraya taşıyacağız. Biz gelince evde büyük teyzem de vardı, çok tatlı biri beni hep 'mi amor' diye seviyor. Okulumun adı Maria Auxiliadora, bir  katolik okulu.Sınıfımız benimle birlikte 31 kişi. Sınıfta bir de Yeni Zelanda'dan Şubat ayında gelmiş bir değişim öğrencisi var, Jess. İspanyolcası doğal olarak çok iyi. Bana deneyimlerini anlatıyor, birlikte ingilizce konuşurken bütün sınıf bizi çok değişik bir şey yapıyormuşuz gibi izliyor. Benden sürekli Türkçe bir şeyler söylememi istiyorlar, çok hoşlarına gidiyor. İngilizce derslerinde bizim sınıfın ve yan sınıfın Türkiye'yle ilgili sorularını cevapladım. Türban takıyor musunuz, diliniz Arapça'ya mı benziyor gibi sorulardan usanmış bulunmaktayım. Ülkemizi daha iyi tanıtmamız gerekiyor, ben burada elimden geleni yapıyorum.
 Matematikte logaritmayı işliyorlardı ve anladım hatta sınıfta soruyu tek yapan bendim çok mutlu oldum. Fiziği de yapabiliyorum ancak sözellerden hiçbir şey anlamıyorum. 5 gündür okula gidiyorum ve oldukça arkadaş edindim çok sıcakkanlılar. Gün geçtikçe eski bildiklerimi hatırlıyorum ve bugün birçok kişinin güldüğü ispanyolca bir espri yapmış bulunmaktayım jajajajaja! Bu arada kardom Juanfra'yla da çok iyi anlaşıyoruz, birlikte bulaşık yıkıyoruz, şakalaşıyoruz. Bazı akşamlar babamla Josce'yi antremana götürüyoruz. Babamdan aldığım bir bilgiye göre Cordobalılar yalancı, Buenos Airesliler de benmerkezci oluyormuş, bu yüzden Arjantinliler bütün dünyada bu 2 sıfatla anılıyormuş.
gülümler
ailem
kardeşimi de Galatasaray'lı yaptım
Cuma günü Josce'yle Afs sunumuna gittik, danışmanım Paula'yla tanıştım, sunumu izledik ve biraz kendimizden bahsettik.Bu hafta oryantasyon kampı yüzünden gidemediğimize göre haftaya cuma günü bolicheye gitmezsek olmaz, bütün arkadaşlarım anlatıyor bütün gece dans edeceğiz diye. Çok seviyorlar partileri.
Şuan Josce'yle 'lengua' yani dil ve anlatım ödevimizi yapıyoruz. Burda akşam yemeği çok geç yeniyor 11'e kadar sarkıyor bazen, biz de yeni yemekten kalktık. Şimdi yatıyorum bir sonraki yazımda görüşmek üzere chau!