5 Mart 2014 Çarşamba

Córdoba

Cumartesi günü annem,babam ve küçük kardeşimle Cordoba'ya doğru yola çıktık.Yaklaşık 7 saatlik bir yolculuk sonunda Cordoba Capital'deydik orada Kutay'ı buldum ve annemler Santa Fe'ye doğru yollarına devam ettiler. Kutay ve kardeşiyle birlikte yemek yedik ve merkezde gezmeye başladık bunu tahmin ederek yanımda sadece bir sırt çantası getirmiştim.Cordoba merkezde daha önce hiç bulunmamıştım, San Juan'la karşılaştırınca tabii ki yemyeşil bir yer kalıyor. Arjantin'in 3. en kalabalık şehri Buenos Aires ve Rosario'dan sonra.Ben çok beğendim açıkçası.Baya bir yürüdükten sonra büyük bir parkta oturduk çünkü orada bir Afs buluşması olacaktı mate içmeli. Bir sürü insan gelmeye başladı hepsiyle tanıştık muhabbet etmeye başladık. Ben bu sırada geçen haftalarda hastaydım daha iyiydim aslında ama sesim kısılmıştı, buna rağmen o kadar yeni insanla tanışınca konuşacak binlerce konu olduğu hiç hiç susmadım.Mateler terereler içiliyordu bir Arjantin geleneği olarak. Taylandlı, Alman, Yeni Zelandalı Afs'liler ve bir sürü gönüllüyle doluydu grubumuz. Özellikle birkaç tane çok değerli insanla tanıştım, kendime yakın hissettiğim. Ah şu Afs'lilere duyduğum sempati varya başka hiçbir şeyle karşılaştırılamaz. Uzun sohbetler fotoğraf çekilmeler bitince herkes yavaş yavaş dağılmaya başladı. Biz kaldık 5 gönüllü, Kutay, ben ve Kutay'ın kardeşi.Bir bara bir şeyler içmeye gittik.Daha sonra herkes evine gitti biz de Kutayların şehri olan Arroyito'ya doğru yoluculuğumuza başladık. Yaklaşık bir buçuk-iki saate ordaydık. Evde herkes uyuyordu ses yapmadan girip yerleştik dışarı çıkmayı düşündük ama hepimiz o kadar yorgunduk ki uyumak daha cazip geldi. Sabah kalktığımda ciddi anlamda konuşamıyordum, ses denen bir şey kalmamıştı. Kutay'ın ailesinde herkes o kadar tatlı insanlar ki çok sevdim. Boğazım için eczaneden bir şeyler aldık ve Arroyito'yu biraz gezdik. O gece dışarı çıkacaktık. Cordoba ve San Juan gece kavramları biraz farklı biz saat 1-2 gibi bolicheye giderken burada saat 3-4 e kadar birinin evinde previa yapılıp daha sonra bolicheye gidilıyor ve gece yaklaşık 6 da sonra eriyor. Çok eğlenceli bir gece geçirdim. Ertesi gün Kutay beni Arroyito'nun küçük havaalanına götürdü, similatörle İstanbul Boğaz Köprüsü'nün altından geçtik. Kutay tam bir uçak hastası, zaten pilot olmak istiyor. Orada çok güzel zaman geçirdim. Asado da yaptık tabii ki akşam komşularla. Cordoba'da çok yaygın olan ama San Juan'da bulunamayan bir şey karton kutuda şarap, Vino Toro! Denemezsem olmazdı. Burada bu şarap Pritty diye yerel bir limonlu gazozla içiliyor. Aslını söylemek gerekirse lezzetliydi. Asado ertesi gece uzuunca Türkiye ve Arjantin hakkında politik, ekonomik,kültürel olsun bitmek bilmez bir muhabbet ettik.Çok güzel insanlar tanıdım, tekrar şansım olsa tekrar Arroyito'ya gitmek isterim.

23 Şubat 2014 Pazar

Chile

And Daglari (evet And Daglari´ni asarak ruyalarimdan birini gerceklestirmis oldum)

Pasifik´in La Serena kiyisi

La Serena 

Coquimbo korfez turu 

Coquimbo

kardesimle boliche oncesi

Pablo Neruda´nin evinde, Valparaiso 

Pablo Neruda 

Pablo Neruda 

Pablo Neruda´yla tokalasirkene

Viña del mar´da bir cosku 

canim ailemle Santigo manzarasi

Santiago

Santiago 

21 Şubat 2014 Cuma

Luna Herida

Şuanda evimde oturmuş Carajo adlı grubun Luna Herida isimli şarkısını dinliyorum. Arjantin Rock'ını sevmeye başladım. Bu hafta San Juan için hatta Arjantin için çok önemli bir festival olan Fiesta del Sol vardı. 2 gündür Afs ile gidiyorum orada bir standımız var. İnsanlara broşür dağıtıyoruz ve ilgilenenlere Afs ile ilgili bilgi veriyoruz. Çarşamba günü gece burada çok ünlü bir grup olan Ciro y los persas konserine gittik yine Fiesta del Sol kapsamında. Çok güzel vakit geçirdim. Sanırım bugün akşam da gideceğim evde durmak istemiyorum. Ben buraya yazmayalı oldukça değişik şeyler oldu. Yaz tatilinde ailemle Şili'ye gittik mesela. La Serena'da daha sonra da Viña del Mar'da kaldık. Valparaiso'daki Pablo Neruda'nın evini gezdim ve kitap aldım. Günübirlik Santiago'ya gittik.Şili gerçekten beni kendine hayran bıraktı. Arjantinlilerin konuşmasıyla karşılaştırınca aralarında bir çok fark olduğu belli oluyor. Daha hızlı ve değişik bir aksanla konuşuyorlar.Şili'de her şey daha ucuz ve Arjantin'den daha çeşitli olduğu için annemler gitmişken televizyon, ses sistemi alıp dönüyorlar. Daha sonra kardeşim, Santa Fe'deki kuzenim ve onun en yakın arkadaşı benim de kuzenim diyebileceğim insanla Cordoba'ya Mina Clavero'ya gittik 5 günlüğüne. Orada bir hostelde kaldık. Her gün hostele yürüme mesafesinde olan nehir kıyısına gidiyorduk bütün ekipmanımızla. Ama her gün başka bir plaja. Benim hiç unutmayacağım bir gezi oldu bu. Cordoba demişken, hayatımda duyduğum en garip aksan da Cordoba aksanı olsa gerek. İspanyolca'daki hiçbir kurala uymaksızın istedikleri yerde vurgu yapan bu insanların konuşması ilginç bir şekilde çok sempatik geldi bana. İstesem de yapamayacağım bir aksan. Hatta orda tanıştığımız insanlar benim yabancı olduğumu öğrenince, sen bile bizden düzgün konuşuyorsun diyorlardı bana, yani kendileri de farkında konuşmalarının garipliğinin. Arjantinli kardeşim onlardan Cordobalı deyimi öğrendi, evet hayatında ilk defa duyuyordu. Daha sonra Carlos Paz'da güllerimden biri olan Kutay'la buluşup birlikte San Juan'a döndük. Bütün exchange'lerle hasret gidermece yaptık, tatil boyunca birbirimizi hiç görmemiştik, aynı zamanda onları Kutay'la tanıştırdım.Ona San Juan'ın güzelliklerini gösterdik biraz. Benim de henüz gitmemiş olduğum Difunta Correa'ya gittik annem ve babamla. Bu çölün ortasında çocuğuyla kaybolan bir anne. Anne susuzluktan ölüyor ama çocuğu annesinin sütünü içerek hayatta kalıyor. Burası Arjantin için çok çok önemli, neredeyse tapıyorlar diyebilirim. Anıtın bulunduğu yere çıkan merdivenleri dizleri üstünde çıkan insanlar var. Mesela bir şey kazandıklarında ya da bir hayalleri gerçekleştiğinde ev ya da araba aldıklarında buraya onun bir maketini ya da simgesini bırakıyorlar Difunta'ya şükretmek amaçlı.Kutay'la geçirdiğimiz bir hafta çok iyi oldu bir Türkle birlikte olmayı özlemişim, çünkü unutmayalım ki Türkün Türkten başka dostu yoktur arkadaşlar. Birlikte Hanım Ağa çorbası yaptık, cacık yedik, ayran içtik. Annemlere de denettik ama ayrana bayağı bir dudak büktüler. Sorun olmadı hepsini ikimiz bitirdik. Bir ara Türk yemeklerine dair uzun bir sohbete daldık Kutay'la yarım saatin sonunda gözlerimiz dolmuştu.Kutay evine döndü ve beni de kendi evine davet etti ailesiyle de konuştuk burada. Dün Fiesta del Sol'de döner buldum. Avrupalı arkadaşlarımın hepsi de tanıyordu döneri. Alman arkadaşım bana bildiği yufka, pide,lahmacun,dürüm gibi kelimeleri söylemeye başladı, gururlandım. Oysa ki bunları ona ben öğretmemiştim. Oradaki döneri yapan insanlarla muhabbet kurdum. Malzemelerini Türkiye'den almışlar. Ayrıca adamın üstünde nargile yazan ve nargile resmi olan bir tişort vardı. Bana sordular beğendim mi başarılı mı diye, onay verdim. Aah Türk yemekleri... Türkiye'dekiler, değişim öğrencisi adayları bunun kıymetini bilsin.Cumartesi günü yeni 3 tane değişim öğrencisi gelecek buraya. Biri Tayland'dan, biri Finlandiya'dan, biri de Abd'den. Bizler ise eski ve deneyimliler olacağız, şaka gibi. Sanki burada çok az zamanım kalmış gibi hissediyorum, ama daha yapacak çok şey var. Garip bir şey değişim öğrencisi olmak.Yaşamadan anlaşılmaz.